Sevgili ziyaretçilerimiz, öğrenmek için duyarlı dönem
doğumda başlar. Bütün küçük çocuklar etraflarında konuşulan kelimeleri
hafızalarına kaydederler.
Bazı çocuklar akademik becerileri öğrenmek için duyarlı
döneme erken yaşlarda girerler. Bazıları ise büyüyene kadar ufacık bir ilgi
bile göstermezler. Doğru bir yaklaşımla çocuğunuzun okuma yazma ve sayılarını
öğrenme isteklerini doğal bir hevesle artırabilirsiniz. Bu makalemizde,
çocuğunuzu kendi kapasitesi dahilinde ve uyum sağlayabileceği hızda nasıl
geliştirebileceğiniz anlatılıyor. Bu gelişim doğru destek ve teşviğin olduğu,
güzel örnek teşkil eden bir ev ortamında gerçekleşebilir.
Israrcı Anne Babalar
Öğrenme bir yarış değildir! Çocuklar kendi hızları
doğrultusunda öğrenirler. Genelde anne babalar bunun için ısrar ettikçe
çocuklar daha çok direnirler. Israrcı anne babalar çocuklarını, kendi yerlerine
geçecek bir uzantıları gibi görürler. Eğer üç yaşında okuyabilen bir çocukları
varsa, anne baba olarak işlerini iyi yaptıklarını düşünürler. Fakat çocuğumuz
ileride derslere, öğretmenlere, kitaplara ve testlere tepki gösterirse neyi
başarmış sayılırız ki?
Çocuklara Sesli Kitap Okumanın Faydaları
Çoğumuz küçük çocuklarımız için geniş ve çeşitli kitap
seçenekleri sunarız. Yayınevleri güzel resimli, cazip ve zengin çocuk kitabı
seçeneklerini bulundurmanın önemini gitgide daha iyi anlamaktadırlar. Bir
kitapseverin söylemiş olduğu gibi, “Bütçemiz ne kadar kısıtlı olursa olsun,
daima güzel kitaplar için verecek para bulmuşuzdur.”
Çocuğunuz kendi başına oturmaya başlar başlamaz, kucağınızda
oturup resimli kitaplara bakmaktan ve siz hikâyeyi okurken dinlemekten çok
hoşlanır. Çocuğunuz büyürken ona her gün kitap okuyun, sadece yatarken değil,
her fırsatta okuyun. Onun en sevdiği kitaplara dikkat edin ve kitapları tekrar
tekrar okusanız bile heyecanınızı kaybetmemeye çalışın. Çocuklar tekrar tekrar
okunan kitapları özümserler.
Çocuklarla Sürekli Konuşun
Küçük çocuğunuzla ilgilenirken, yaptıklarınız hakkında
onunla sürekli konuşun. Böylece davranışlarınız ile dil arasında bağlantı
kurar. Bu da çocuğunuzun kelime hazinesini geliştirir. “Şimdi üzerini
değiştireceğim.” ya da “Şimdi seni kucağıma alacağım. İşte böyle. Bak
omuzlarıma kadar kaldırıyorum seni” gibi.
Çocuğunuz bir şey yaparken, gözlemlediğiniz şeyler hakkında
onunla konuşun. “Herhalde çok susadın. Bugün çok fazla su içiyorsun.” “Toprağı
tam bu çiçeğe göre kazmışsın. Şimdi çiçeği toprağa koyabilirsin.” Çocuğunuz ile
açık ve net konuşun. Ne söylediğiniz belirgin olsun. “Buradaki bütün mavi
düğmeleri diğer mavi düğmelerin yanına koy.” Çocuğunuz kelimelerin anlamını
bilmese de bebek gibi konuşmaya gerek yoktur.
Çocuğunuzun sizi anlamadığını düşünmeyin. Basit kelimeler ve
tabirler kullanın. Konuşurken çocuğunuzun gözlerine bakın. Gözlerine baktığınız
zaman onun dediklerinizi anlayıp anlamadığını veya kafasının karışıp
karışmadığını görebilirsiniz. Boş boş mu bakıyor? Çocuğunuz anlamamış gibi
görünürse göstererek anlatın. Çocuğunuzun kavrayışı geliştikçe daha soyut
kavramlar ve uzun cümleler kullanmalısınız. Yeni kelimelerle onu biraz
zorlayın. Beraberce seyretmiyorsanız televizyon ve radyoyu kapatın. Gürültülü
bir ortam, dil gelişimini engeller.
Çocuğunuz çok küçükken onunla kelime kullanmadan anlaşmaya
çalışın. Hikayeleri ya da herhangi bir durumu anlatmak için pandomim yapın. Oynaması
için çocuğunuzu da çağırın. “Diyelim çok büyük bir köpek yavrusu taşıyorsun.
Bir at kadar büyük!”, “Diyelim ki sen gökyüzünde uçan bir kuşsun. Kanatlarını
böyle çırp!” Aynı zamanda, büyük, uzun, hızlı, yavaş, gülmek, üzgün gibi
kelimeleri de hareketlerle anlatabilirsiniz. Büyük çocuklar bile uzun süre bu
oyundan hoşlanmaya devam edeceklerdir.
Çocuklara Evdeki İsimleri Öğretmek
Çocuğunuza evdeki eşyaların isimlerini doğru bir şekilde
öğretin. Çocuklar dil gelişimindeki kritik dönemlerinde yeni kelimeleri kolayca
benimser ve anlamlarını öğrenirler. Ne kadar çok kelime öğrenirlerse o kadar
iyi! Çocuğunuz bazı kelimeleri uydurursa veya doğru telaffuz edemese bile, siz
ona anlamsız kelimeler söylemeyin. Sadece doğru kelimeleri kullanın.
Çocuğunuzun anlayabilme ve bütün sesleri çıkarabilme yetisinin bu dönemlerde
geliştiğini unutmayın. Örneğin, çocuğunuz önce “kedi” kelimesini öğrenir, sonra
kediyi köpekten ayırt eder, Kedi ve köpeği nitelendiren diğer kelimeleri ise bundan
sonra öğrenir. Sizin köpeğiniz “Minnoşun” bir kaniş ve komşunuzun köpeği
“Tobinin” bir av köpeği olduğunu öğrenmesini örnek olarak verebiliriz.
Etrafınızda bulunan bildik hayvanların, kuşların,
çiçeklerin, ağaçların, meyvelerin, sebzelerin, vücut organlarının ve evinizde
bulunan diğer eşyaların adları üç aşamalı olarak Montessori dersleri ile
öğretilebilir. Geniş kelime hazinesi, hayat boyu öğrenim için iyi bir temeldir.
Çocuğunuza Karşı Açıklayıcı Kelimeler Kullanın
Çocuğunuz etraftaki pek çok nesnenin ismini biliyorsa onun
kelime hazinesini daha da geliştirmek için ne yapabilirsiniz? Öncelikle
çocuğunuza bu nesnelerin ne işe yaradıklarını tarif ettirebilirsiniz. Daha
sonra ona, nesnelerin oda da tam olarak nerede durduklarını ifade etmeyi
öğreterek kelime hazinesini geliştirebilirsiniz. İlk olarak ana renkleri
tanıtın (kırmızı, sarı ve mavi), sonra ikincil renkler (yeşil, turuncu, mor,
kahverengi vb.) gelir. Daha sonra renklerin bilinen ara tonları söylenir
(leylak, gül, pastel mavisi ve benzeri). En sonunda da renkleri uçuk pembe, koyu
pembe, canlı sarı gibi tonlarıyla ifade etmeyi öğretebilirsiniz. Çocuğunuza
ebatları ifade eden kelimeleri (büyük ya da küçük, uzun ya da kısa, ince ya da
kalın), tat alma ile ilgili kelimeleri (tuzlu, tatlı, acı, ekşi) kilo ifade
eden kelimeleri (ağır ya da hafif) ve benzeri kelime gruplarını da öğretmeye
başlayabilirsiniz.
Çocuğunuz açıklayıcı temel sıfatları öğrenince ona daha
büyük ve en büyük, daha uzun ve en uzun, daha yüksek ve en yüksek gibi
karşılaştırmalı sıfatları da öğretmeye başlayın. Bu kelimeler, çocuğunuz
bilişsel faaliyetlerle uğraşırken önemlidir. “Küplerden en geniş olanını
göster! Sırada hangisi var?” gibi.
Çocukların Kelime Hazinesini Zenginleştirmek
Montessori öğretmenlerinin, çocukların kelime hazinelerini
geliştirmelerine yardımcı olmak için üç aşamalı bir uygulamaları vardır.
Çocuklar neneyi ve ismini bir arada görürse kelimelerin anlamlarını daha iyi
öğrenebilirler. İşte çocuklara ara renkleri öğretmenin yolu:
İlk aşamada çocuğunuza turuncu renkli bir numune gösterin.
Rengin ismini söyleyin: “Bu turuncu.” Şimdi çocuğunuza eşil renkli bir numune
gösterin. Rengin ismini söyleyin: “Bu yeşil.” Son olarak çocuğunuza mor renkli
bir numune gösterin ve “Bu mor” deyin.
İkinci aşamada dil gelişimi ve yaşadıkları ile ilgili
bağlantı kurabilmesi için yardımcı olun. Bunu, ismini söylediğiniz bir nesneyi
bulmasını isteyerek yapabilirsiniz. “Bana turuncuyu göster” gibi. Çocuğun
turuncu renkli numuneyi göstermesi gerekir. Sonra “Bana moru göster” deyin. Bu
defa da mor renkli numuneyi göstermesi gerekir. Eğer çocuğunuz yanlış bir şey
söylerse aynı dersi tekrarlayın. İlk aşamaya dönerek, mor renkli numuneyi
işaret edip “Bu mor” deyin. Aynı şekilde yeşil renkli numune için de “Bu yeşil”
deyin.
Üçüncü aşamada, çocuğunuzun bir nesneyi, ismini söylemeden
göstermesini isteyin. Renkli numunelerden birini gösterin ve “Bunun rengi ne?”
diye sorun. Çocuğunuz “Turuncu” demelidir. Yanlış cevap verirse birinci ve
ikinci aşamaları tekrar ederek dersi yeni baştan öğretin.
Çocuklara Hikâye Anlattırın
Çocuğunuza bir dergiden ilginç bir resim seçip kesmesini
söyleyin. Sonra resimdeki karakterler veya hayvanlar hakkında size bir şeyler
anlatmasını isteyin. Yaşı biraz büyükse resim hakkında hemen bir hikâye
anlatmaya başlayabilir. Söylediklerini düzenli bir şekilde elde ya da
bilgisayarda yazın. Bilgisayarda yazarsanız büyük bir font kullanın. Her bir
sayfaya bir cümle gelecek şekilde ve yazı sayfanın altında olmak koşuluyla
düzenleyip çıktı alırsanız çocuğunuz resimler yapıştırarak sayfaları dilediği
gibi süsleyebilir. Daha sonra kitap yapmak üzere, sayfaların kenarlarını
delgeçle delin. Sayfaları üst üste koyun ve deliklerden kurdale geçirerek bir
kitap yapın.
Kitap bitince çocuğunuzdan çalışmasının üzerine ismini
yazmasını isteyin. Henüz ismini yazmayı bilmiyorsa bir işaret koymasını ya da isminin
baş harfini yazmasını söyleyin. Böylece çocuğunuz kâğıda yazılan işaretlerle,
söylene kelimeler arasında bağlantı kurmaya başlar.
Çocuğunuz konuşmak isteyince onu dinleyin;
hikayede daha sonra ne olacağını sorarak onu konuşturabilirsiniz.
Çocuklarda Sorular ve Hisler
Çocuğunuz konuşunca onu dinlemeye hazır olun. Hikaye
anlatırken hikayede daha sonra neler olacağını sorarak onu konuşturabilirsiniz.
“Ayıcık, sandalyesine birinin oturduğunu nereden anladı?” “Sandalye kırılmıştı,
onun için üstüne büyük birisi oturmuş olmalıydı.” Açık uçlu sorular,
çocuğunuzun düşünceleri arasında bağlantı kurma kabiliyetinin gelişmesinde
yardımcı olur. “Sen evimizin üzerinde uçan bir kuş olsan ne görürsün?” “Eğer …
olsa ne olurdu?” gibi.
Çocuğunuzu hisleri hakkında konuşmaya teşvik edin.
Dergilerden mutlu, üzgün, kızgın korkmuş, eğlenceli gibi, insanların değişik
ruh hallerini gösteren fotoğraflar kesin. Bunları çocuğunuza göstererek
fotoğraflarda hangi duyguların ifade edildiğini sorun. Sonra ondan kendi
duyguları hakkında konuşmasını isteyin. “Korktuğun zaman nasıl hissediyorsun,
ne yapıyorsun?” gibi.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder