28 Haziran 2016 Salı

Kucakta Yetişen Çocuklar Yalnız Kalmayı Öğrenemez!

Sevgili ziyaretçilerimiz, çocuklarda 8. aya kadar maddenin devamlılığı düşüncesi oluşmaz. Bir nesne gözünün önünde iken var, görüş alanından çıkınca yok demektir. Annesi tarafından emzirilen, altı temizlenen ve uykuya yatırılan bir bebek uykusunu alıp uyandığında anneyi arar. Göremediği zaman “anne yok” duygusu yaşar ve ağlamaya başlar. Anne bebeğin ağlama sesini duyunca yanına gelir, annesini başucunda görünce sevinir. Bebek her ağladığında anne yanına gelince bebek iki şey öğrenir;

1. Annem varmış, ben yalnız ve korumasız değilim.

2. Ağlama işe yarıyor, her ağladığımda annem veya aile büyüklerinden biri yanıma geliyor, kucağına alıyor, yalnız kalmıyorum, canım sıkılmıyor.

Duyarlı anneler bebeğin ağlama şeklinden acıktığını, altı ıslandığını, bir rahatsızlığı olduğunu ya da canı sıkıldığın anlar. Eğer karnı tok, altı kuru, gaz veya orta kulak iltihabı gibi bebeklerde sık yaşanan bir rahatsızlığı yok ise, anneyi başına getirme ve onunla birlikte olma amacıyla ağlama numarası yapıyorsa, anne hemen bebeğin yanına gitmemeli, bir süre beklemelidir. Bebek bir süre daha ağlama numarası yaptıktan sonra, kimsenin gelmediğini anlayınca (sanki “gelen giden yok ben boş yere çenemi yoruyorum” diye düşünüp) susacaktır.

Çocuklarda bağımsız kişiliğin temelinde yalnız kalmayı öğrenme vardır. Yalnız kalmayı, bir süre oyuncaklarıyla oynayarak kendi kendini avutmayı öğrenemeyen çocuklar anneye bağımlı hale gelir, yalnız kaldıklarında anneyi kaybedecekleri korkusu yaşarlar. Aşırı sevilen ve kucaktan indirilmeyen bebekler yalnız kalmaya alışamazlar. Halbuki her insan gibi, bebeğin de yalnız kalmaya ihtiyacı vardır ve yalnız kalmaya alışmalıdır. Ancak çoğu aileler bebeğin yalnız kalmaya ihtiyacı olduğunu bilmez. Anneanne, babaanne, dede, hala, teyze, amca, dayı gibi aile büyüklerinin ve yakın akrabaların birlikte oturduğu evlerde bebekler kucaktan indirilmez.

Aşırı koruyucu anne babalar bebeği kendi odalarında yatırır, hatta kendi yataklarına alırlar. Bu ailelere bebeği anne baba ile aynı odada ve aynı yatakta yatırmanın sakıncalı ve aile mahremiyetine aykırı olduğu söylendiğinde anlamakta zorluk çekerler. “O daha küçücük bir bebek, neden sakıncalı olsun ki!” derler ve şu savunmada bulunurlar: “Biraz büyüyünce odasını ayırırız.” Ancak biraz büyüdüğünde odasını ayırmanın kolay olmadığını anladıklarında ise iş işten geçmiş olur.

Bebeği kendi yatak odalarında veya kendi yataklarında yatıran anne babalar her zaman için bunu aşırı sevgi, şefkat ve koruma duygusu ile yapmazlar. Birkaç odalı evlerde oturan kalabalık ailelerde bebeğe bir oda ayırmak mümkün olmadığından beşiğini kendi yatak odalarına koymaktan başka çare yoktur. Yine sobalı evlerde, ekonomik durum kışın her odaya bir soba kurmaya yetmez. Ekonomik durumları müsait olsa zaten kaloriferli bir evde oturmayı tercih edeceklerdir. Bu ailelerde durum müsait olduğunda bebeğin odasını ayırmak çok zor olmayacaktır.

En ideali, bebek doğduğu günden itibaren odasını ayırmaktır. Bebeğin uyandığını ve ağladığını duyamayacağı endişesi ile bebeği odalarında yatıran anne babalar için imal edilmiş radyo verici setleri var. Bunlardan bir tane satın alınıp vericisi bebeğin başucuna, alıcısı anne babanın yatak odasına asılabilir. Bebek ağladığında anne baba sesini duyup ağlama şekline göre hareket edebilir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder