Sevgili ziyaretçilerimiz, birçok anne babaya yaka silktiren konudur kardeş kıskançlığı. Kimi zaman öylesine işin içinden çıkılmaz hal alır ki evin içi, hiç umulmadık bir anda, savaş alanına dönüverir. Bir yanda birbirine yan gözle bakan iki kardeş, bir yanda onları ayırmak için trafik polisi gibi çırpınan anne-babanın çaresizliği gözlerden okunuverir.
Peki, nedir kardeşi, kardeşe düşüren, anne babayı çaresiz bırakan kardeş kıskançlığının aslı? Kardeş, kardeşi neden kıskanır? Kıskançlık çocuğun karakteri midir, sonradan mı gelişir?
"Kıskançlık Onun Kanında Var"
Birçok anne-baba, çocuklarının kıskançlığını tarif ederken "ta çocukluğundan beri böyle işte, kardeşiyle bir türlü anlaşamaz. Kıskançlık, onun damarlarında var" tarzındaki ifadeleri kullanırlar. Acaba bu tanım ne kadar doğrudur? Gerçekten kıskançlık duygusu, kişinin genleri vasıtasıyla nesilden nesle mi aktarılmaktadır?
Bu soruya hemen cevap vermek gerekirse diyebiliriz ki kıskançlık insanın yaradılışında hazır bulunan bir mayadır. Allah, her insanı yaratırken insanın hayatını devam ettirebilmesi için duygu dünyasının hamuruna, "kıskançlık" mayasını da yerleştirmiştir.
"Öfke" duygusu, yaradılış gereği her insanda vardır ki o insan kendisine zarar verebilecek ellere karşı kendini koruyabilsin. tıpkı bunun gibi, kıskançlık duygusu da her insanda yaratılış itibarıyla vardır ki insan kendi elinde olan değerlere sahip çıkabilsin.
Tahrip Edilen Duygular Kıskançlığı Başlatır
Madem insanın mayasında kıskançlık duygusu vardır, o halde neden bazı insanlar, cinnet noktasında kıskançlık krizlerine kapılır da bazılarına hiç uğramaz bu duygu; bazılarının umurunda bile olmaz; kıskanmaları gerekli olan şeylere el uzatılması?
Bu soruya pedagojik açıdan vereceğimiz ana cevap; "çocuk terbiyesinde izlenilen yanlış metotlardır". Yanlış metodoloji, bir insanın sahip olabileceği en masum duygu olan kıskançlık duygusunun ya aşırı derecede tetiklenmesine ya da tamamen öldürülmesine neden olabilmektedir.
Birçok anne-baba, çocuklarının kıskançlıklarını onların karakterinin bir parçası olarak görseler de o parçayı, karakter haline getiren asıl etken, çocuğun duygu dünyasının (farkında olunmadan) tahrip ediliyor olmasıdır.
Çocuklara Eşit Davranmak, Kıskançlığı Körükler
Pedagoji uzmanlarının pratik tecrübelerine dayanarak söylemek gerekirse günümüzde kardeşler arasında oluşan kıskançlığın ana nedenlerinden biri, anne-babaların çocuklarına eşit davranma heyecanıdır.
Zira hiçbir çocuk, bir diğeriyle eşit değildir. Gerek karakter yapısı itibarıyla gerek önce veya sonra dünyaya gelişiyle her bir kardeş, bir diğer kardeşten farklıdır. bu farklılıkları gözetmeden bir anne-baba şefkatiyle çocukları eşitlemeye çalışmak, eşitlik çizgisinin ilerisinde bulunan çocuğu ezmek anlamına gelir. İnsanın başka biri yüzünden eziliyor olması, kıskançlığı ha bire körükler.
Düşünün lütfen; yaşları birbirine yakın iki çocuğunuz var. Bu iki kardeş birbiriyle kavga ediyor. Siz de araya girip kavgayı durdurmak için kardeşleri ayırıyorsunuz. Sonra ikisine de aynı cezayı veriyorsunuz. Siz iki çocuğunuzu da birbirinden ayırt etmeden aynı muameleyi göstermiş olsanız da farkında olmadan çocuklarınızdan birini (veya ikisini) diğerine karşı ezmiş olabilirsiniz. Örneğin bu çocuklardan biri, bir diğerinin ağabeyi (ablası) ise büyük ve küçüğün aynı cezayı alması doğru mu acaba? Aynı suçu işlemiş iki kardeşe, aynı cezayı vermek, görünüşte "eşitlik" gibi görünse de çocuk terbiyesinde böylesi bir eşitlik "adaletsizliği" doğurur.
Aynı örnek üzerinden düşünmeye devam edelim:
Aynı kabahati işleyen bu iki çocuğunuzdan biri, çok duygusal, diğeri ise vurdumduymaz olsun. Siz duygusal olan çocuğunuza -belki- "öte git" deseniz kalbi kırılabilir ve bir hafta sizin yüzünüze bakmayabilir. Vurdumduymaz olan çocuğunuza, "öte git" deseniz umurunda bile olmayabilir; hatta ertesi gün aynı kabahati fazlasıyla işleyebilecek cesareti kendinde bulabilir. Bu durumda, siz her ne kadar kendinizi çocuklarınıza karşı eşit davranıyor sansanız da çocuklarınızın iç dünyasında uyandırdığınız duygular itibarıyla eşitlik taşımalıdır.
Bir örnek daha vermek gerekirse anne baba olarak çarşıya çıktığınız bir gün çocuklarınıza hediye almayı planladınız ve aynı yaştaki iki erkek çocuğunuza, -birbirleriyle kavga etmesinler diye- aynı hediyeyi aldınız. Acaba doğru mu yaptınız?
Çocuklarınızdan birisi, sosyal yönlü oyuncakları, diğeri matematiksel oyunları seviyorsa aldığınız aynı oyuncak her iki çocuğunuzda da aynı sevinci uyandırabilir mi?
Eve gidip büyük bir sevinçle hediyeleri verdiniz. Fakat çocuklardan biri çok sevindi diğeri kenara geçip "Zaten en güzel oyuncağı hep kardeşime alıyorsunuz..." diye içindeki duyguları size aktardı. Siz de bu söylem karşısında, "Ama ikinize de aynı oyuncağı aldım" diye mi düşündünüz?
İşte çocuklarla anne-baba arasında daha çocukluk yıllarında başlayan anne babaya göre eşitlik; ama çocuklara göre "adaletsizlik", insanın doğuştan var olan kıskançlık duygularının alev almasını sağlar.
Adaletsizlik, Güvensizliği; Güvensizlik, Kıskançlığı Tetikler
Çocuk terbiyesinin en can alıcı noktası adalet duygusudur. Eğer çocuk o ya da bu sebeple kendisine haksızlık yapıldığı, anne babasının kendisine adil davranmadığı hissine kapılırsa bunun sonucu, güven bunalımıdır. Çocuk, anne babasına bir defa güvensizlik hissederse kıskançlığın ikinci tetikçisi harekete geçmiştir bile.
Statü kaybı ve kıskançlık
Çocuklara yönelik adil olmayan davranışlar, çocuklar arasındaki statü kaybına da neden olmaktadır. Statü kaybı ise kıskançlığı körükleyen en önemli sebeplerden biridir.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, çocuklardan biri diğerine göre büyük ise büyük olma statüsüne dikkat edilmeden çocuklarla iletişime geçmek, büyük çocuğun statü kaybına yol açacağı için kıskançlık duygusunu da tetikleyecektir.
Eve yeni gelen küçük kardeşe olan aşırı ilgi, büyük kardeşi rahatsız edebilir. Kendisi daha önceden evin tek hakimi iken birden bu hakimiyetin kaybolduğu hissine kapılabilir. Sevgiyi tek başına kazanıyorken, anne babasının tek sahibi kendisi iken, elinde tuttuğu bu statüyü kaybetmek, çocuğu paniklettirebilir.
Böylesi durumlarda, anne babanın yapacağı şey, büyük çocuğuna büyümüş çocuk muamelesi yapmak, yeni kardeşe de bebek muamelesi yapmak olmalıdır. Büyük kardeşe daha önceden sahip olduğu hiçbir statünün kaybolmadığı gösterilmeli; hatta ağabey olmakla evde daha da önemli bir pozisyona geldiği hissettirilmelidir.
Çocuklar arası yaş farkı, kıskançlıkta rol oynar
Sadece anne babanın çocuklarına olan davranışları değil, bazen hiç beklenmedik dış etkenler de kardeş kıskançlığında rol oynar. Bunlardan biri de kardeşler arası yaş farkıdır. Eğer bir çocuk, 3 yaşında yeni bir kardeşe sahip olursa kuvvetli ihtimal ki bu iki kardeş arasında büyük bir kıskançlık yaşanacaktır. Çünkü arasında büyük bir kıskançlık yaşanacaktır. Çünkü çocuklar, 3-4 yaşları arasında "ben" merkezcidirler. Paylaşmayı sevmezler. Minik ergenlik dönemi denilen bu evrede çocuk kardeş sahibi olursa evdeki ilginin azalmasından, eşyalarının paylaşılacak olmasından, dikkatlerin başka birinin üzerinde yoğunlaşmasından ciddi rahatsız olur. Bu nedenle anne babalar çocuk terbiyesinin zorluğuna bir de kardeş kıskançlığını eklemek istemiyorlarsa çocuk sahibi olmayı planladıkları döneme dikkat etmelidirler.
"Tıpkı babası gibi gözleri var"
Kardeş kıskançlığının körükleyici, diğer bir nedeni de kardeşler arasında kıyas yapılması, bir kardeşin aile büyüklerine benzetilmesi, diğer kardeşin kendini aile halkası dışında hissetmesidir. İki kardeşten birine yönelik söylenen, "Maşallah gözleri de tıpkı babası gibi" ya da "Gülüşü ne de çok annesine benziyor" tarzındaki ifadeler, diğer kardeşin kıskançlık damarını kabartır.
Özetle, diyebiliriz ki çocuk terbiyesinde izlenilen yanlış metotlar gayet doğal ve en insani duygu olan kıskançlık hissini tahrik etmektedir. bu itibarla bakıldığında, anne babalar, çocuklarının iç dünyalarını tanıyarak ve onların aile içindeki konumlarını dikkate alarak onlarla iletişime geçmelidirler.
Çocuk ile anne-baba arasında yürütülen ilişki, eşitlik temeline göre değil, adalet anlayışına göre şekillenmelidir. Çocuk, kendini aile içinde her zaman güven ve huzur içinde hissetmeli, duygularının kırıldığı hissine kapılmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki kardeş, kardeşin kumasıdır. Oturuşunuz, duruşunuz, konuşmanız, en ufak kaş göz işaretiniz çocuklarınız tarafından yanlış anlaşılabilir ve o evin atmosferi birden bire aleyhinize çevrilebilir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder