31 Mart 2016 Perşembe

Sanal Şiddet Oyunları, Çocukları Şiddete Yönlendiriyor

Sevgili ziyaretçilerimiz son yıllarda çocuk katiller anne babaların yüreğini ağzına getirmeye devam ediyor. Kimse kendi çocuğuna böyle bir ihtimal vermese de dengesi bozuk bir çocuğun kurbanı olma korkusunu hiç yenememekte. Sokaklar eskisi kadar güvenli değil; maalesef okullar da tam bir güven ortamı oluşturmuyor.

Okullarda işlenen cinayetler, kavgalar; anne babaları tedirgin ediyor.



Şiddet, gün geçtikçe bir kanser gibi çocukların arasında büyük bir hızla yayılıyor. Uzmanlar çocukları şiddet içerikli oyunlardan uzak tutmaya çalışsa da şiddet içerikli filmlerle mücadele edilse de sanal dünya, çocukların ruhlarını kirletmeye ara vermeden devam ediyor.

Hatırlarsanız; Almanya'da bir lisede meydana gelen "katliam" tüm dünyayı dehşete düşürmüştü. Albertville Lisesi eski öğrencilerinden 17 yaşındaki Tim Kretschmer mezun olduğu okula, elinde ir pompalı tüfekle gelmiş ve rastgele açtığı ateş sonucunda on beş lise öğrencisini katletmişti.

Alman kamuoyu, senede birkaç defa rastladığı ufak tefek(!) "şiddet" ve "cinnet" haberlerini -modern ve yoğun gündelik yaşamın da verdiği "duygu yoksunluğu" ile -magazin sayfalarında göz ucuyla okumaya alışmışken ilk defa böylesi büyük bir trajediyi dünya manşetlerinden okumanın şaşkınlığını yaşıyor. Aslında yaşanan şaşkınlığın asıl nedeni, ölen öğrencilerin çok olmasından değil; katliamı yapan gencin, olayın hemen ardından polis sirenleri eşliğinde, "heyecanlı" bir kovalamaca ile kaçması ve yakalanacağını anladığında da "onurlu(!) bir terörist" olarak kendi silahı ile intihar etmesiydi.

İşte işin bu "püf noktası", konunun uzmanlarının dikkatinden kaçmadığı gibi, Alman halkını da şaşkına çeviren ayrıntıyı oluşturdu. Çünkü bu ayrıntı, Almanların yakından tanıdığı ve çok sevdiği "yarı gerçek" bir internet oyununun "tam gerçek" gösterimi gibiydi.

"Hepinizi Öldüreceğim!"

Olayın yaşandığı günün ertesinde yapılan açıklamalar, nefeslerini kesmiş, ayrıntılı haber bekleyen uzmanların ve Alman kamuoyunun korktuğu gerçeği doğrular nitelikteydi. Basına yansıyan ilk haberlerde, katliamın perde arkasında "yüksek sanal teknoloji oyunları" arasında yer alan en popüler oyun, "Counter Strike" ismiyle anılmaya başlandı.

Uzmanlar, "Herkesi öldür ve Geri Dön" olarak da tanınan bu oyun (ve türevlerinin) çocuğu bir "şiddet" ve "ölüm makinesine" dönüştürdüğünü ve bu oyun türünün yasaklanması gerektiğini defalarca ilan  etmişler; ancak Alman kamuoyu bu ikazları çok da ciddiye almamıştı. Zira kimse, kendi masum çocuğunun bir internet oyunu ile suç makinesine dönüşeceğine ihtimal veremiyordu. Nitekim bu olayı gerçekleştiren Tim'i tarif edenler de aynı cümleleri kullanıyordu.

"Tim çalışkan, sakin ve masum bir çocuktu."

Belki de uzmanların ısrarla üzerinde durduğu cümle de buydu:

"İnternete emanet ettiğiniz çocuklarınızın, çok sakin ve masum olmasına aldanmayın. Kendi odasında bir kuzu sessisliğinde giren çocuklarınızın, 'hepinizi öldüreceğim' türevi oyunlarla birer 'şiddet makinesi'ne dönüşme ihtimali var!"


Albertville Lisesi katliamında Almanların şaşkınlığı, işte bu ikazların gerçeğe dönüşmesinin bir sonuydu. Sanal teknolojinin en keyif verici özellikleriyle donatılmış olan "Hepinizi öldüreceğim" türevi oyunların pençesine düşen bir kişi -ister genç olsun ister yaşlı- bu pençeden kolay kolay kurtulamıyor. Çünkü oyun, çok ciddi bir "psikolojik altyapı" ile hazırlanmış olduğu için oyunu oynayan oyuncular, bir süre sonra "psikolojik bağımlı" hale geliyor. Zira oyuncular, oyundaki diğer "terörist" arkadaşları ile bir "sanal sorumluluk" paylaşıyor.

Sanal Sorumluluk İle "Yarı Gerçek" Yaşam

Kısaca oyundan bahsetmek gerekirse oyun, canlı olarak ve dünyanın her yanından katılımcıların bulunduğu bir ortak zemin üzerinde oynanıyor. Oyuna bağlanan her bir oyuncu önce kendine bir kimlik(kişilik) belirliyor.

Oyuncu, seçtiği bu kişilikle, ya "terörist" olarak ya dateröristlerle mücadele eden "kontr- terörist" gibi oyuna dahil oluyor. Oyunda, kendini terörist olarak tanımlayan oyuncu, elindeki silahla terör eylemleri düzenliyor ve "herkesi öldürmek" üzere bir yaşama kendini şartlandırıyor. Ancak bu tür oyunların CD üzerinden veya "offline" olarak oynanan diğer oyunlardan en büyük farkı; o sırada dünyanın başka bir bölgesinde oyuna bağlı bulunan ekip arkadaşı ile iletişim içinde olunması ve diğer terörist arkadaşlarla ortak sorumluluk paylaşımıyla hareket edilmesidir.

Oyun, her ne kadar "sanal" bir oyun gibi olsa da oyuncular gerçekleştirecekleri terör eylemlerinde birbirleriyle "gerçek" iletişim halinde oldukları ve birbirlerine karşı ciddi bir sorumluluk taşıdıkları için bu tür oyunlara "yarı gerçek yaşamlı oyunlar" deniliyor.

Oyuna internet vasıtasıyla bağlanan kişiler, bir süre sonra çok yakın dostluklar kuruyorlar. Kurdukları dostlukları, "terör eylemleri" ile daha da pekiştiriyorlar. Başarılı geçen her bir terörist eylem, ggrup dayanışmasını ve oyuncular arasındaki bağı daha da artırıyor.

İşte risk de burada başlıyor. Bu oyunu oynayan oyuncular, bir yandan karşı taraftaki canlı bir kişiyle terörist eylemler planlamaya çalışırken bir yandan da sanki gerçek dünyada planladıkları terörist eylemlerin provasını sanal ortamda gerçekleştiriyorlar.

Bu hali ile değerlendirildiğinde görüyoruz ki duygu dünyası çk hassas olan, içe kapanık ve sakin çocuklar, karşı taraftaki terörist arkadaşının da telkinleriyle tam bir "kurt adama" dönüşme riskini taşıyor.

evet, belki bugüne kadar Türkiye, böylesi bir katliamı hiç yaşamadı. Ama şuan internet kafelerin kuytu köşelerine gömülmüş veya kendi odasına hapsolmuş on binlerce masum çocuğun sanal terörist arkadaşıyla birlikte insan öldürmenin keyfini yaşadığından emin olabilirsiniz. Almanya'da yaşanan bu trajik olayın Türkiye'de yaşanmaması için ya ulusal düzeyde çok ciddi bir bilgilendirici kampanya başlatılmalı ya da sanal teknoloji kendi içinde "etik" kurallar belirleyene kadar bu tür "online" şiddet oyunlarına erişim engellenmelidir.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder