14 Nisan 2016 Perşembe

Montessori Kimdir

Sevgili ziyaretçilerimiz, 100 yıl kadar önce genç bir İtalyan kadın eğitimde saygı ve teşviğe dayalı yepyeni bir yaklaşım geliştirdi.

Maria Montessori 1870 yılında İtalya'da doğdu. İtalya o zamanlarda, özellikle kadınlara karşı tutuculuğuyla meşhur bir ülkeydi. Birçok engele rağmen, Montessori ilk kadın İtalyan doktor olmayı başardı. Daha sonra Roma Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğrenim görevlisi oldu. Bu dönemde sayıda fakir çocuğu, para almadan kontrol vetedavi etti. Montessori bu çalışmaları sonucunda, bütün çocukların şaşırtıcı bir potansiyele sahip olarak doğduklarını fark etti. Çocukların bu potansiyeli, hayatlarının ilk yıllarında, çevrelerindeki yetişkinlerin doğru yönlendirmesi sayesinde gelişebiliyordu.



Montessori bu fikrini ispatlamak için 1907 yılında, çalışan anne babaların çocuklarından oluşan bu kreşin idareciliğini üstlendi. Roma'nın en kötü varoşlarından birinde Montessori'nin ilk Casa dei Bambini'si (Çocuk Evi) kuruldu. Kreşin fiziki şartları son derece kötüydü. Çocuklar ise öfkeli, sabırsız ve düzensizdi.

Montessori öncelikle büyük çocuklara, temizlik ve benzeri işlerde nasıl yardım edeceklerini öğretti. Montessori'nin üstün yeteneği sayesinde, üç dört yaşındaki çocuklar bile günlük yaşam için gerekli becerileri hemen öğrendiler. Kısa zaman içinde bu çocuklar, okulun en hamarat elemanı oldular. Yemeklerin hazırlanıp servis edilmesinden temizliğe kadar, her türlü işe katkıda bulundular. Koridorlarda koşuşan o haylaz ufaklıklar, birer nezaket ve zarafet timsaline dönüşmüşlerdi.

Çocuğun Dünyası :  Montessori, küçük çocukların, erişkinlerin dünyasında rahat edemediklerini fark edince onların boyuna uygun, küçük tabak çanaklar yaptırdı; ellerine göre bıçaklar getirtti. Marangozlara, küçük evatlarda masa ve sandalyeler yaptırdı. Çocuklar bunları kendi başlarına taşıyabiliyorlardı. Yerde oturmayı çok sevdiklerinden, Montessori onlara, kendi çalışma alanlarını belirleyecek küçük halılar da verdi. Çok geçmeden çocuklar birbirlerinin çalışma alanına girmeden, halıların etrafından yürümeyi öğrendiler.

Montessori çocuklarla birlikte uzun saatler geçirdi, onları gözlemledi ve onlarla iletişim kurdu. Sonuçta, çocukların çeşitli gelişim evrelerinden geçtiğini gördü. Her bir evredeki çocuğun kendine has özelliklerini, ilgi alanlarını ve düşünüş tarzlarını belirledi. Ayrıca çocukların her bir gelişim evresinde tercih ettikleri bazı faaliyetler, davranış kalıpları ve düşünce tarzları olduğunu da fark etti.

Montessori, çocukların düzenli, sakin ve her şeyin yerli yerinde olduğu bir ortamda nasıl davrandıklarını gözlemledi. Çocuklar hareketlerini kontrol etmeyi öğrenirken, ayakları bir şeye takıldığında ya da yere bir şey düşürdüklerinde, düzenli ortamları bozulduğu için rahatsız oluyorlardı. Montessori, çocukları bağımsız davranış ve düşünceler geliştirmeye, günlük işlerini kendi başlarına görebilmeye teşvik eden ortamlar oluşturdu. Böyle ortamlarda, çocukların öz saygı ve öz güvenlerinin arttığını gördü.

Uluslararası Şöhret : İlk Çocuk Evi, dünya çapında ilgi gördü. Montessori, uluslararası düzeyde eşine az rastlanır bir saygınlık ve güven kazandı. Politikacılardan bilim adamlarına, fabrikatörlerden öğretmenlere ve ev hanımlarına kadar herkesin ilgisini çekmeyi başaran Montessori, kendi adını verdiği okullarını yaygınlaştırmak için bütün enerjisini harcadı. Hatta bu uğurda doktorluk mesleğini bıraktı. Durup dinlenmeksizin çocukların entelektüel potansiyellerinin değerlendirilmesi adına çalıştı. 1952 yılında bu dünyadan ayrılana dek araştırmalarına devam etti.

Montessori felsefesinden günümüzde de yararlanmaya devam ediyoruz. Bu felsefeye dayanan bütüncül eğitim sistemi, hemen her konuya ve her duruma uyarlanabiliyor. Montessori öğrencilerinin sorumluluk bilinci, öğrenme aşkı, pratik zekası ve bağımsız kişiliği, dünyanın dört bir köşesinde birçok eğitimcinin takdirini topluyor.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder