Bebekler birçok yönden erişkinlerden farklı olmakla birlikte, çevredeki her türlü ışık, koku ve dokunuşu özümseyip hafızalarının derinliklerine kaydeden, mükemmel donanımlı birer bireydirler. Anne baba olarak bunu iyi kavradığımızda hareketlerimizin onlar üzerindeki etkilerini çok daha iyi anlayabiliriz. Sadece hareketlerimizin değil, sözlerimizin ve çocuklarımıza sunduğumuz ortamın; doğum anından itibaren günler, aylar ve yıllar boyunca onların hayatlarında devam eden bir etkisi vardır.
Doğumun Gerçekleşeceği Ortam Nasıl Olmalıdır?
Bugün hala birçok ülkede normal doğumlar bile hastanelerin ameliyathanelerinde yapılmaktadır. Bebekler dokuz ay boyunca alçak sesli, karanlık, sıcacık ve konforlu anne rahminde kaldıktan sonra, doğum travmasını yaşarlar. Parlak ışıklı, gürültülü, soğuk ve düzensiz ameliyathanelerde gözlerini açarlar. Bacaklarından tutulup baş aşağı sarkıtılan ve nefes alması doktor tarafından poposuna vurulan zavallı bebeğin durumunu hayal bile etmek zordur. Maalesef bu hala devam eden bir uygulamadır. Doğum sonrasında anne ve bebeğin baş başa bırakılıp dinlendirilmesi söz konusu bile değildir. Bunun yerine göbek bağı alelacele kesilen bebek, tartılmak ve yıkanmak üzere başka bir odaya alınır.
Bir bebek çevresindeki her şeyi gören, duyan, koklayan, dokunan ve özümseyen, mükemmel donanımlı bir insandır.
Günümüzde çok daha doğal ve şefkatli doğum yaptıran sağlık çalışanları ile de karşılaşmaktayız. Şüphesiz bunda Montessori'nin de etkisi vardır. Yüksek sesle konuşulmayan, sıcacık, loş bir odada, hoş bir müzik eşliğinde doğum yapabileceğiniz modern doğum evleri ve hastaneler de vardır. Buralar da bebek, doğar doğmaz annesinin kucağına verilir. Böylece henüz tartılıp yıkanmadan biraz dinlenip annesiyle ilk temasını kurmuş olur. Acil durumlar dışında, herşey rahat ve dingin bir ortamda gerçekleşir.
Bebeğinizin gösterdiği her fiziksel gelişme, daima daha fazlasını tecrübe etme ihtiyacından doğar.
Bebeğiniz İle İlk Temasınız
Doğumdan sonra ilk birkaç saat, yeni doğanın anne babasıyla ilk temasını kurduğu, son derece değerli, ve önemli bir zamandır. Roma'daki Uluslararası Montessori Bebeğe Destek Derneğinden Doktor Silvana Montanaro şöyle diyor: "Araştırmalar göstermiştir ki, bir annenin çocuğuna gösterdiği ilginin miktarı ve niteliği, büyük ölçüde, doğudan sonra birlikte geçirilen ilk günlerde belli olur."
Doğumu takip eden ilk anlar, bebeğin anne babasıyla yakın bir bağ kurabileceği kritik saatlerdir.
Anne babanın bebeği kucağına alıp ona sarılmasıyla ilk fiziksel temas gerçekleşir. Bu sırada anne baba ve bebek arasında bir sevgi bağı kurulmuş olur. Bu bağ, anne baba ve bebek ilişkisinin sağlıklı olması için son derece gereklidir. İki taraflı bir bağdır bu. Bebek, anne babanın kollarında kendini güvende hisseder. Anne babanın yüzü, kokusu ve sesi, bebeğin beyninde güçlü bir yer edinir. Öte tarafta ise anne baba, bebeklerine sırılsıklam aşık olur. Bu aşk, uykusuz gecelere katlanmada ve anne babalığa alışma döneminde onlara yardımcı olacaktır.
Bebeğin bakımında her iki ebeveyn de sırasıyla görev almalıdır. Böylece her ikisi de bebekleriyle güçlü ve yakın bir bağ kurduğundan emin olabilirler. Bebeğiniz kucağınızda yatarken onu şefkatle okşayın ve çıplak göğsünüze bastırın. Böylece sıcacık bir ten teması sağlamış olursunuz.
Hemen hemen bütün bebekler (özellikle de erken doğanlar ve sağlık sorunu yaşayanlar), yumuşak bir bebek masajına çok olumlu tepki verirler. Masaj yapmak, bebeğinizin rahatlamasını ve aranızdaki bağın kuvvetlenmesini sağlar. Masaj aynı zamanda, bebeğin iyi uyumasına ve mamasını iyi sindirmesine de katkıda bulunur. Piyasada bebek masajını tarif eden birçok kitap ve kaset bulabilirsiniz.
Bebekler, büyüklerin kendileriyle bebekçe konuşmasından çok hoşlanırlar: agu agular, şarkılar ve ilginç seslerle yapılan taklitler çok dikkatini çeker. Ve tabii, şiirler okumak, ninniler söylemek veya sallanan sandalye de bebeğinize yüksek sesle kitap okumak, onu sakinleştirmenin en iyi yollarındandır.
Bazı bebekler kolayca irkilir ve ağlarlar. Bazıları ise uykuya çok zor dalarlar ya da ışığa, sese veya temasa fazlasıyla duyarlıdırlar. Bebeğiniz bu yönde bir tepki verirse onunla konuşup ona şarkı söylerken kayıtsız kalırsa telaşlanmanıza hiç gerek yok. Sadece onunla ilgilenmeye devam edin. Bebeğinize narince dokunun ve onunla yumuşakça konuşun. Ortamın sessiz ve mümkün olduğunca loş olmasına özen gösterin. Bebeğiniz zamanla çevresine alışacak ve bu yabancı dünyaya güvenmeye başlayacaktır.
Yumuşak bir bebek masajı bebeğinizi rahatlatacağı gibi onunla kurduğunuz bağı da güçlendirir.
Bebekler İçin En İyi Besin Nedir?
1960'larda çok fazla reklamı yapılan bebek mamalarının oldukça popüler olması, uzun yıllar dünya genelinde emzirmeyi önemsiz gibi göstermiştir. Günümüzde anne sütünün faydalarının kanıtlanması ve La Léche League (Süt Ligi) gibi kuruluşların hazırladıkları kampanyalar sayesinde emzirmenin bebekler için ne kadar önemli oldğu anlaşılmıştır. Uluslararası Dünya Sağlık Örgütü anne sütünün avantajları konusunda tüm annelerin bilgilendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir.
Bebeğini emzirebilen bütün annelerin, çocuklarını bu haktan mahrum etmemelerini tavsiye ederim. Emzirmenin pek çok faydası vardır: Anne sütü ideal beslenme sağlar, kolayca sindirilir, yeni doğanı her türlü enfeksiyon ve hastalıklardan koruyan antibiyotikler içerir. Emzirme aynı zamanda anne ile bebek arasındaki bağı da kuvvetlendirir. Babalar da annenin göğsünden sağılmış sütü, biberonla bebeğe vererek çocuklarıyla daha güçlü bir bağ kurabilirler. Eğer herhangi bir sebeple bebeğinizi emziremiyorsanız, onu kendinize yakın tutarak aranızdaki bağı güçlendirin. Bebeğinizi biberonla beslerken onunla göz teması kurun ve yumuşak bir sesle konuşun.
Bebeğin Teni Narindir
Bebek teni tahmin edemeyeceğiniz kadar hassastır. Bebeğinizin cildini tahrişten korumak için, bezleri ve elbiseleri, en kaliteli doğal pamuktan ya da liflerden yapılmış olmalıdır. Bebeğinize, sırf süslü püslü diye sentetik kumaşlardan yapılmış giyecekleri almaktan sakının. Bebeğinizin cici bic görünmesinden çok, onun rahat edeceği kıyafetler seçmeye özen gösterin.
Bazı bebekler ilk aylarda vücutlarını keşfederken yüzlerini yolarlar. Bebeğin ellerine eldiven takmak yerine, sık sık tırnaklarını kesmeyi tercih edin. böylece bebeğinizin vücudunu keşfetmesine engel olmamış olursunuz. Bir süre sonra bebeğiniz ayaklarını keşfetmeye başlayacaktır. Ayak tırnaklarını da sık sık kesmeyi ihmal etmeyin.
Çoğu bebek, sıcacık sarılıp sarmalanmaktan hoşlanırlar. Fakat bebeğiniz büyüyüp sağına soluna dönmeye, emeklemeye, ayağa kalkmaya ve nihayet yürümeye başlayınca ellerini ve ayaklarnı hiç değilse evdeyken çıplak bırakın. Böylece rahat hareket edecek ve özgürce etrafını keşfedebilecektir.
Bez Seçimi
Bütün anne bablara, hazır bezlerden ziyade gelneksel pamuklu bezleri kullanmalarını tavsiye ederim. Geleneksel bezleri yıkayıp temizlemenin son derece zahmetli ve masraflı olduğunun farkındayım. Fakat aynı zamanda bu olumsuzluklardan çok daha ağır basan üç önemli avantajları vardır: Birincisi, hazır bez kullanmak hızla kokuşan, işlenmemiş çöp yığınlarının şehirlerdeki atık sistemlerini doldurmasına sebep olur. İkincisi, doğal pamuk, bebeğin cildini çok daha az tahriş eden bir maddedir. Son olarak, pamuklu bez kullanan bebekler, altlarının ıslak olduğunu çok daha çabuk hissederler. Böylece bebek, tuvalet alışkanlığı kazanma aşamasına geldiğinde, çişinin geldiğini kolayca fark eder.
Uyku İhtiyacı
Bebekler uzun saatler boyunca uyurlar. Tıpkı büyükler gibi bebekler de vücutlarını dinlendirmek ve bütün gün boyunca edindikleri tecrübeleri ve duygusal etkileşimleri zihinlerinde işleyip sindirmek için uyurlar. Uyku, bebeklerin hem fiziksel hem de zihinsel gelişimleri için çok önemlidir. Bebekler yorgun olduklarında veya çok fazla duyusal etkileşimde bulunduklarında, sık sık uyuyakalırlar. Unutmayın ki yakın zamana kadar sıcacık, konforlu, loş ışıklı, yumuşak seslerin olduğu ve hiçbir köşenin bulunmadığı anne rahmindeydiler. Şimdi ise parlak ışıklar, yüksek sesler, beklenmeyen hareket ve temaslarla dolu bir dünyaları var. Zaman zaman bütün bu uyaranlar, bebeğinize fazla gelir. O da etrafla ilgisini kesip uykuya dalar.
Bebeğinizi, her an uykusu varmış gibi kucakta sallaman ıza gerek yoktur. Öte yandan, bebeğiniz size yakın olmaktan hoşlanır. Ailenin toplandığı odada bebeğiniz için büyükçe bir battaniye, küçük bir koltuk ya da yatak bulundurabilirsiniz. Böylece bebeğiniz, odada neler olup bittiğini gözlemler. Bebeğiniz sizin yanınızda, sesinizi duyarak ve çevresindeki hareketleri fark ederek kendini rahat hisseder. Etrafına bakar, etrafını dinler ve kendini yorgun hissedince uykuya dalar.
"Uyuyan bebeğe dokunulmaz" sözü atalarımızdan kalmış eski bir laftır. Ama hala geçerliliğini korur. Bebeğiniz de bırakın rahatça uyusun. O uyurken onu hareket ettirmeyin. Ortamın loş ışıklı olmasına dikkat edin ve onun yanında fısıltıyla konuşun ki rahatsız olmasın.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder